YARGI İÇTİHATLARI

09.12.2022 Cuma
YARGI İÇTİHADI
CİNSEL SUÇLARDA ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ
Cinsel suçlarda, katılanın şikayete yönelik ısrarlı beyanları buna rağmen sanığın çelişkili beyanları, tarafların husumetli olmaması vs. hususları önemlidir.

T.C.

YARGITAY

Ceza Genel Kurulu

Esas No: 2019/14-38

Karar No: 2021/233

Karar Tarihi: 01.06.2021

Dava: Sanık ... hakkında basit cinsel saldırı suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama

sırasında, Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesince 03.12.2013 tarih ve 409-1260 sayı ile sanığın

eyleminin beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde basit cinsel saldırı suçunu oluşturabileceği

gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın gönderildiği Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince de

27.12.2013 tarih ve 490-461 sayı ile görevsizlik kararı verilmesi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince

14.10.2014 tarih ve 6541-9734 sayı ile görevsizlik kararı kaldırılan Ankara 6. Ağır Ceza

Mahkemesince 19.03.2015 tarih ve 399-69 sayı ile sanığın CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince

beraatine ilişkin hükmün, Cumhuriyet savcısı ve katılan mağdure vekili tarafından temyiz edilmesi

üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 02.10.2018 tarih ve 3400-5634 sayı ile katılan

mağdure vekilinin süresinden sonraki temyiz talebinin reddiyle onanmasına karar verilmiştir.

Karar: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.10.2018 tarih ve 142889 sayı ile;

"...Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 06.03.2013 tarihli iddianamesi ile;

Olay yeri olan... Hastanesinde sanığın sağlık destek personeli olarak, katılanın da ameliyathanede

hemşire olarak çalıştığı, suç tarih ve saatinde katılanın bir üroloji ameliyatından çıktıktan sonra

ameliyat masasını tam olarak hazırlayamaması sebebiyle kendisine bu konuda yardımcı olması için

konuşmak üzere hastanenin bahçe katında sigara içme alanında bulunan sanığın yanına gittiği, bilahare

birlikte yürüyerek ameliyathane katına çıktıkları, sterilizasyon odasının önünde sanığın elleriyle

katılanın yüzünü tutarak dudaklarından ve boynundan öpmeye başladığı, bu sırada sterilizasyon

odasına girdikleri, burada da sanığın katılanın göğüslerini ve kalçasını okşayıp dudaklarından ve

boynundan öpmeye devam ettiği, katılanın cinsel organını da okşadığı, sanığın elinden kurtulmak için

katılanın 'Beni bırak.' diyerek kapıya doğru yöneldiği, dışarıdan ayak sesi gelmesi üzerine sanığın

eylemine devam etmediği iddia edilerek, sanığın ruh sağlığını bozacak şekilde basit cinsel saldırı

suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

Yerel Mahkeme yaptığı yargılama sonunda katılanın anlatımından başka delil bulunmadığı, katılanın

iddialarının tanıklar ... ve ... tarafından desteklenmediği, katılanın bağırıp yardım istediğine dair tanık

bulunmadığı, olay yeri çıkışını gösteren video kayıtlarında katılan yüzünde ve hareketlerinde korku,

panik, utanç ve kızgınlık ifadelerinin bulunmadığından bahisle beraat kararı vermiştir.

İddianamede yazılı oluş şekli katılanın anlatımlarına dayalıdır ve katılan bu anlatımlarında ısrar

etmiştir.

Sanık da savunmalarında ısrarlı ve istikrarlı bir şekilde inkar yoluna gitmiştir.

Olay yerinde güvenlik kamerası bulunmamakla birlikte olayın olduğu yere giriş ve çıkışları gören bir

kamera kaydının bulunduğu ve dosya içinde CD'ye kayıtlı olarak yer aldığı anlaşılmakla

Başsavcılığımızda kamera kayıtları üzerinde yapılan incelemede, olay yerine sanığın önde katılanın

arkada olmak üzere girdikleri, 1 dakika 3 saniye sonra bu kez katılan önde sanık arkada olacak şekilde

çıktıkları, görüntünün düşük çözünürlüklü olması nedeniyle katılanın yüz ifadesinin anlaşılamadığı, bu

nedenle katılanın yüz ve hareketlerinde korku, panik, utanç ve kızgınlık ifadelerinin bulunmadığına

dair bilirkişi raporunun bu haliyle kabul edilebilir olmadığı görülmüştür.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesince düzenlenen 30.01.2015 tarihli rapora göre katılanın

beden ve ruh sağlığında bozulma olmamıştır.

Olayın tanığı yoktur, oluşa ilişkin görüntü kaydı da bulunmamaktadır. Olay öncesi ve sonrasına ilişkin

görüntü kayıtlarından katılan ve sanığın olayın geçtiği yere önlü arkalı girdikleri ve çıktıkları, içeride

kalma sürelerinin bir dakika civarında olduğu sabittir ancak katılanın yüz ifadesinin bu görüntüden

anlaşılması imkanı yoktur.

Olayın ortaya çıkış ve intikal şekline bakıldığında, katılanın olay sonrası nasıl bir tepki vereceğini

bilemediği, olaydan bir gün sonra hastane yöneticisi ...'e olaydan bahsettiği ancak idarenin olay

hakkında harekete geçmeyeceğini anlayınca çalıştığı hastaneden istifa ederek yine aynı gün sanık

hakkında adli makamlara şikayette bulunduğu, şikayetini yargılama boyunca devam ettirdiği,

beyanlarında ısrar ettiği anlaşılmıştır.

Sanık savunmalarına bakıldığında, katılanın sanığa suç atfında bulunmasını gerektiren bir husumet

tarif edilmediği, hatta sanığın katılanın neden kendisi hakkında böyle ithamlarda bulunduğunu

bilemediğine dair savunmasının bulunmadığı, keza katılanın sanık veya yakınlarından maddi menfaat

teminine yönelik bir girişiminin de olmadığı anlaşılmaktadır.

Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, olayın ortaya çıkış ve intikal şekli, olayın resmi makamlara

intikal süresi, katılanın ısrarlı ve istikrarlı beyanları, katılanın sanığa suç atfında bulunmasını

gerektiren bir neden olmaması gözetilerek olayın ani ve kesik hareketlerle, cinsel tatmin sağlamaya

yetmeyecek bir süre içinde gerçekleşmiş olmasına göre, sanığın TCK'nın 102/1. maddesinin 2.

cümlesinde yazılı sarkıntılık suçunu işlediğinin kabulünde zorunluluk olduğu halde yetersiz bilirkişi

raporuna ve olayı görmeyip biraz da kendilerini sorumluluktan kurtarma gayreti içinde ifade verdikleri

anlaşılan tanıkların anlatımlarına üstünlük tanınarak sanığın beraatine karar verilmesinin yasaya aykırı

olduğu," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 04.12.2018

tarih, 9101-7238 sayı ve oyçokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay

Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan

gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire çoğunluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca

çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Katılan mağdure ...’nun suç tarihinde yirmi bir yaşında bulunduğu, hemşirelik yaptığı ve bekar olduğu

(Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure ...'dan "mağdure" olarak söz edilecektir.),

Suç tarihinde kırk sekiz yaşında ve evli olan sanık ...’un mağdureyle aynı hastanede sağlık destek

personeli olarak görev yaptığı,

Mağdurenin 01.03.2013 tarihinde polis merkezine müracaat ederek sanık hakkında şikayetçi olduğunu

bildirmesi üzerine olayla ilgili soruşturma başlatıldığı,

Mağdurenin 02.03.2013 havale tarihli dilekçesinde; 28.02.2013 tarihinde Özel... Hastanesinde

ameliyathane teknisyeni olarak görev yapan sanıkla iş stresi, çalışma koşulları hakkında sohbet

ederken sanığın kendisini sterilizasyon ünitesine götürerek birdenbire dudaklarından öpmeye

başladığını, elleriyle vücudunun her yerini sıktığını, olayın şokunu atlatmaya çalışırken "... Bey ne

yapıyorsun? Kendinde misin? Sen benim babam yaşındasın! Şuradan biri görse ne der? Burası bir

hastane! Şu hale bak! Bırak beni!" diyerek debelenmesi sonucu sanıktan uzaklaşmayı başardığını,

açmak için kapıya doğru yönelirken gelen ayak sesleriyle irkilen sanığa "Çık şuradan!" diyerek öfkeyle

odadan ayrıldığını, o gün orada duramayacağını anlayınca ameliyathane sorumlusu ... ile görüşerek

özel sebeplerle yarım gün izin aldığını, 01.03.2013 tarihinde özel sebeplerle istifa ettiğini bildirir

dilekçe verdiğini ve yine aynı gün akşam saatlerinde karakola başvurarak şikayetçi olduğunu, varsa

hastanedeki kamera kayıtlarının incelenmesini talep ettiğini belirttiği,

23.10.2013 tarihinde Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesince mağdure hakkında

düzenlenen sağlık kurulu raporunda; anksiyete bozukluğu tanısıyla mağdurenin olay nedeniyle ruh

sağlığının bozulduğu tıbbi kanaatine varıldığının ifade edildiği,

30.01.2015 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen raporda;

mağdurenin maruz kaldığı iddia edilen olay sonrasında beden ve ruh sağlığının bozulmadığının

bildirildiği,

25.12.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre; Özel... Hastanesi ameliyathane giriş kapısını gösteren "-2"

isimli kameraya ait 28.02.2013 tarihinde saat 13.00-13.59 arasındaki kaydın incelenmesinde; sanıkla

mağdurenin saat 13.41.45’te ameliyathaneye girdikleri, saat 13.42.48’de ameliyathaneden çıktıkları,

içeride yaklaşık 1 dakika 3 saniye kaldıkları, ameliyathaneden ilk önce mağdurenin hemen peşinden

sanığın çıktığı, çıkış esnasında mağdurenin yüzünde ve hareketlerinde korku, panik, utanç, kızgınlık

vb. ifadelerin bulunmadığı kanaatine varıldığı,

Anlaşılmaktadır.

Katılan mağdure ... Kollukta; yaklaşık üç aydır Meşrutiyet Caddesinde faaliyet gösteren

Özel...Hastanesinde hemşire olarak çalışmakta olduğunu, işi gereği hastanedeki ameliyatlara hemşire

olarak katıldığını, 28.02.2013 tarihinde saat 15.00 sıralarında ameliyat masasını tam olarak

hazırlayamadığından moralinin bozulduğunu, kendini çok kötü hissettiğini, ameliyathane teknisyeni

olan sanık ...’a durumu anlatarak ondan kendisine yardımcı olmasını istemek ve yeni olduğunu,

eksikliklerinin bulunduğunu birebir görüşmek için hastanenin bahçe katında bulunan sigara içme

alanına inip konuştuklarını, sonrasında birlikte yürüyerek ameliyathane katına çıkarken sterilizasyon

odasının önünden geçtikleri sırada sanığın şakacı bir tavırla "Seni buraya vereceğim kız. Burada alet

yıkarsın." diyerek gülüp aniden yüzünü ellerinin arasına almak suretiyle kendisini boynundan ve

dudağından öptüğünü, şok olup sanığın bu hareketine tepki veremediğini, donup kaldığını ve sinirleri

bozulduğu için gülmeye başladığını, kendisini sterilizasyon odasında bulduğunu, odada sanığın

elleriyle kendisinin göğüslerini ve kalçasını okşayarak dudaklarından ve boynundan öptüğünü, sanığa

tepki gösterip debelenerek "Bırak beni! Bırak beni!" dediğini, arkasını döndüğünde sanığın tekrar

elleriyle sarılıp cinsel organını ve göğüslerini okşayarak boynundan öptüğünü, sanığın elinden

kurtulmak için debelenirken "Sen ne yapıyorsun? Çık şuradan! Bırak beni!" diyerek kapıya doğru

yöneldiğini, dışarıdan gelen ayak seslerini duyan sanığın kendisine saldırmayı bıraktığını, sanıktan

şikayetçi olduğunu, görgü tanığının bulunmadığını, bahçe katında, koridorda ve sterilizasyon odasında

güvenlik kamerası olmadığını öğrendiğini,

Savcılıkta; iki üç aydır ameliyathane hemşiresi olarak çalıştığı hastanede teknisyen olarak çalışan

sanıkla 28.02.2013 tarihinde en alt katta sohbet ederken sanığın kendisini sterilizasyon ünitesine

çağırdığını, burada "Seni sterilizasyon bölümüne vereceğim. Burada alet yıkarsın." diyerek kendisine

şaka yaptığını, birdenbire dudaklarından öptüğünü, sanığın kendisine sarılarak vücudunun her yerini

sıkmaya başladığını, yaklaşık 30-40 saniye kendisine saldırdığını, sanığa bağırıp onu iteklediğini ve

oradan çıktığını, daha sonra hastanedeki işinden ayrıldığını, olayı kimsenin görmediğini, kimseye de

bahsetmediğini,

27.03.2013 tarihinde Mahkemede; sterilizasyon odasının önünden geçtikleri sırada sanığın kendisine

"Seni bu odadaki sterilizasyon bölümüne aldıracağım." diyerek kolundan çekip odaya soktuğunu,

kapıyı kapatarak kendisini öptüğünü ve ayrıca cinsel organının bulunduğu bölgeyi ellediğini, sanıktan

kurtularak dışarı çıktığını, ağlarken kendisini sorumlu hemşire ...’nın gördüğünü ve "Ne oldu?" diye

sorduğunu ancak ...’ye "Bazı ailevi meselelerim var." diyerek konuyu anlatmadığını, o sırada bu

konuyu nasıl anlatacağına karar veremediğini, ...’nin de kendisine yarım gün izin verdiğini, ertesi gün

hastaneye giderek Başhekim ...'e olayı anlattığını, araştırıp bilgi vereceğini söyleyen ...’ın kendisini

aramadığını, zaten bu şekilde çalışamayacağını söyleyerek istifa dilekçesini de verdiğini, pazartesi

günü tekrar ... ile bu konuyu konuşmak için hastaneye gittiğinde kendisiyle görüşmek üzere ...’nın

görevlendirildiğini öğrendiğini, durumu ...’ya da anlattığını ancak kendisini geçiştirdiklerini, bir daha

hastaneye gitmediğini, başka yerlere müracaat ettiğinde de bu durumun bir defa karşısına çıktığını ve

kendisini işe almadıklarını, sanıktan şikayetçi olup davaya katılmak istediğini,

25.12.2014 tarihinde Mahkemede; olayın ameliyathanede değil sterilizasyon ünitesinde gerçekleştiğini,

ameliyathanenin üst katta, sterilizasyon odasının ise alt katta olduğunu, işe başlamasının üzerinden iki

buçuk üç ay geçtiğini, sanıkla herhangi bir husumeti bulunmadığını, önce bir vakaya girdiğini,

ameliyathane hazırlama işini yapmadığını, sanığa "Ben ne yapacağım?" diye sorduğunu, deneyimli

olduğu için kendisini sanığın yetiştirdiğini, sterilizasyon odasından önce kendisinin sonra sanığın

çıktığını, ameliyathaneye önce kendisinin gittiğini, sanığın da arkasından geldiğini, olayın

ameliyathaneye gitmelerinden önce gerçekleştiğini, bilirkişi raporundaki resim gösterildiğinde;

resimde gösterilen yerin sterilizasyon odası olduğunu hatırladığını, ameliyathane kapısının böyle

olamayacağını, olay saati sorularak olayı kısaca anlatması istendiğinde; olayın öğleden sonra saat

13.30-14.00 arasında gerçekleşmiş olabileceğini, kendisinin yapamadığını söylemesi üzerine sanığın

"Sen sterilizasyon odasında bulaşık yıka." dediğini, olayın odada meydana geldiğini, odadan ayrılıp

yukarı çıkarken de sanığın kendisinden özür dilediğini,

Tanık ... Mahkemede; olayı görmediğini ancak sonradan duyduğunu, hangi elemanının söylediğini

hatırlamadığını, sanıkla eskiden beri çalıştıklarını, mağdurenin ise üç aylık deneme süresi içinde

olduğunu, bu süre zarfında mağdurenin bir istifa talebinin olduğunu, istifa edenlerle mutlaka bir

görüşme yaptıklarını, mağdurenin ailevi sebepler nedeniyle yapamayacağını söylediğini, kendisinin de

mağdureye "Deneyebilirsin." dediğini, mağdurenin daha sonra istifa ettiğini ancak böyle bir duyum

alınca mağdureye bu durumu sorduklarını, mağdurenin; hastanenin eksi ikinci katında sanığın

kendisini kolundan çekerek odaya soktuğunu ve orada kendisine tacizde bulunduğunu söylediğini,

olayı sadece bu şekilde anlattığını, mağdurenin sorumlusunun, ameliyathane sorumlusu olan ...

olduğunu, sanığın da ameliyathanede malzeme ön hazırlık konusunda etkin olduğunu, sanığa

mağdureye yardımcı olması konusunda herhangi bir beyanda bulunmadıklarını, sanığın

ameliyathanenin hazırlanmasına mutlaka yardımcı olacağını, daha önce de mağdurenin, sanığın

kendisine yardımcı olmadığına dair ifadesinin bulunduğunu, olayı duyunca sanıktan savunmasını

istediklerini, sanığın savunmasında bu iddiayı kabul etmediğini, kamera kayıtlarını incelediklerinde

böyle bir şeyin olmadığına kanaat getirdiklerini, sanığın yıllardır beraber çalıştıkları eski bir personel

olduğunu,

Tanık ... Mahkemede; olayı görmediğini ancak duyduğunu, ameliyathane sorumlu hemşiresi olarak

görev yaptığını, sanığın yeni başlayan bütün personele aletler konusunda yardımcı olduğunu,

mağdureye de aynı şekilde yardımda bulunduğunu, mağdurenin kendisine "Ben bu işi yapıyorum.

Yapamıyorum. ... Bey bana yardımcı olmuyor." gibi bir şikayetinin olmadığını, olayı mağdurenin

istifasından sonra çalışma arkadaşlarından duyduğunu, mağdurenin istifa ettiğini telefonla konuşmak

suretiyle öğrendiğini, mağdurenin; kendisine çok üzgün olduğunu, sanıkla sterilizasyon odasına

girdiklerini, aralarındaki diyalogtan rahatsız olduğunu, bu yüzden istifa ettiğini, sanığın sterilizasyona

girip kendisine dokunmak istediğini, öpme okşama gibi şeyler yaşandığını, bundan da rahatsızlık

duyduğunu söylediğini, sanık gibi birçok kişi, hemşireler ve kendisinin de ameliyathane ile ilgili

bilgiler verdiklerini, sanığın da ameliyathane aletleriyle ilgili bilgi verdiğini,

Beyan etmişlerdir.

Sanık ... Kollukta; beş yıldır Özel... Hastanesinde sağlık destek personeli olarak görev yaptığını,

mağdurenin de iki buçuk aydır cerrahi teknisyen olarak çalışmakta olduğunu, mağdure ile "..." isimli

diğer cerrahi teknisyene ameliyat masasının hazırlanması konusunda yardımcı olduğunu ve onları

yetiştirdiğini, ... mağdureye göre biraz daha geride olduğundan aynı seviyeye gelmeleri için ...’e daha

fazla ilgi gösterdiğini, mağdurenin bu nedenle bir kaç kez kendisine "Benimle ilgilenmiyorsun."

diyerek serzenişte bulunduğunu, son bir aydır da bu yönde sürekli yakındığını, her seferinde

mağdureye "İkinizi bir tutuyorum, ayırmıyorum." dediğini, 28.02.2013 tarihinde saat 15.00 sıralarında

üroloji ameliyatı çıkışı mağdurenin kendisine ameliyat sırasında heyecanlandığını, bu nedenle ameliyat

sırasında bazı işleri eksik yaptığını, bu konu hakkında konuşmak istediğini söylediğini, kendisinin

hastanenin dışındaki sigara içme bölümüne geçmesi üzerine mağdurenin de peşinden geldiğini, burada

mağdurenin kendisine hep ...’le ilgilendiğini, ameliyatta bocaladığını söylediğini, kendisinin de

mağdurenin bu sözlerine sinirlenerek yukarı çıkmasını söylediğini, sonrasında hastanenin alet yıkama

bölümüne gittiğini, burada mağdurenin "Benimle ilgilenmiyorsun." diyerek çıkıştığını, kendisinin de

mağdureyi kolundan çekip "Ben herkese yardımcı oluyorum. İş harici bir düşüncem olmaz." şeklinde

karşılık verdiğini, sterilizasyon bölümüne gittiğinde peşinden gelen mağdurenin kendisine yine

"Benimle neden ilgilenmiyorsun? Benimle ilgilenmeni istiyorum." dediğini, kendisinin de "Diğer

arkadaşlarla nasıl ilgileniyorsam seninle de öyle ilgileniyorum." diyerek cevap verdiğini ve mağdureye

yukarı çıkmasını söylediğini, mağdurenin de yanından ayrılarak gittiğini, ertesi gün iş yerinde

çalışanlardan mağdurenin istifa edeceğini duyduğunu, mağdureyle görüşerek sorunun ne olduğunu

sorduğunu ve istifa etmemesini söylediğini, mağdurenin ailevi ve kişisel problemlerinin olduğunu

ifade ettiğini, cumartesi günü iş yerinde çalışanlardan mağdurenin kendisi hakkında şikayetçi olduğunu

öğrendiğini, suçlamaları kabul etmediğini, evli olduğunu, eşinin de kendisinin böyle bir şey

yapmayacağını bildiğini, iş yerindeki arkadaşlarının kendisini tanıdıklarını ve böyle bir şey

yapmayacağına tanıklık edeceklerini, kendisine iftira atan mağdureden şikayetçi olduğunu,

Sorguda; üzerine atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmediğini, mağdurenin, iş arkadaşı olduğunu,

hastanede iki buçuk aydır çalıştığını, kendisinin ameliyathane destek personeli mağdurenin ise cerrahi

teknisyen olarak görev yapmakta olduğunu, işe başladığında mağdureye işi öğretmek amacıyla

kendisinin görevlendirildiğini, kendisine gerekli bilgileri vermesine rağmen mağdurenin son bir aydır

"Sen benimle ilgilenmiyorsun." diyerek kendisini rahatsız ettiğini, mağdureye gerekli olan her şeyi

öğrettiğini, kesinlikle sarkıntılık ve taciz içeren bir eylemde bulunmadığını, ancak mağdurenin sürekli

olarak kendisine "Sen neden benimle ilgilenmiyorsun? İlgilenmeni istiyorum." biçiminde sözler

söylediğini, kendisinin işinin çok yoğun olması ve bir tane daha iş öğrenmesi gereken çalışanın

bulunması nedeniyle her ikisiyle de gerektiği kadar ilgilendiğini, suçsuz olduğunu,

27.06.2013 tarihinde Mahkemede; suçlamayı kabul etmediğini, mağdurenin kendisine neden böyle bir

suçlama yönelttiğini bilmediğini,

03.12.2014 tarihinde Mahkemede; görevinin ameliyattan önce malzeme hazırlamak olduğunu,

mağdureye hangi ameliyatta ne kullanılacağını gösterdiğini, kullanılacak malzeme konusunda yardımcı

olduğunu, 50 yaşında olduğunu, mağdurenin kaç yaşında olduğunu bilmediğini, hangi ameliyatta neyin

kullanılacağını hemşirenin bilmesi gerektiğini, birlikte çalıştıkları dönemde mağdureyle yaptığı

konuşmanın toplamda yarım saati geçmediğini, mağdurenin neden iftira attığını bilmediğini, suçlamayı

kabul etmediğini,

25.12.2014 tarihinde Mahkemede; bilirkişi raporunun ikinci sayfasında resmi bulunan odanın olduğu

yerin sterilizasyon odası olduğunu,

Savunmuştur.

TCK'nın "Cinsel saldırı" başlığını taşıyan 102. maddesinin suç tarihindeki hali;

"1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti

üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki

yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve

kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır.

3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,

d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir

kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.

5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, on yıldan az olmamak

üzere hapis cezasına hükmolunur.

6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis

cezasına hükmolunur." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe

giren 6545 sayılı Kanun'un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;

"(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti

üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde

kalması halinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki

yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma

ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır.

(3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey

baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,

d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan

faydalanmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden

olması halinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis

cezasına hükmolunur." halini almıştır.

Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli

düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle

gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hal olarak

yaptırıma bağlanmıştır.

Korunan hukuki değer, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığıdır. Cinsel saldırı suçunda failin

kadın ya da erkek, evli veya bekar olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten

olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun

mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin

kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut

dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan

hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde

kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hale

getirecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki nitelikli halin oluşması için vücuda organ veya sair cismin

sokulması gerekir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Özel bir hastanede yaklaşık üç aydır hemşire olarak görev yapmakta olan mağdurenin; olay günü

üroloji ameliyatından çıktıktan sonra ameliyat masasının hazırlanması ve ameliyat sırasında yaşadığı

sorunları aynı hastanede sağlık destek personeli olarak çalışan sanıkla hastanenin sigara içme

bölümünde konuştuklarını, ameliyathane katına çıktıkları sırada sterilizasyon odasının önünden

geçerken sanığın "Seni buraya vereceğim kız. Burada alet yıkarsın." biçiminde sözlerle kendisine şaka

yaptığını ve güldüklerini, bu sırada sanığın, aniden yüzünü ellerinin arasına alarak dudağından ve

boynundan öptüğünü, sanığa tepki veremediğini ve sinirleri bozulduğu için gülmeye başladığını,

devamında kendisini sterilizasyon odasında bulduğunu, burada da sanığın, göğüslerini ve kalçasını

okşayarak dudağından ve boynundan öptüğünü, cinsel organını okşadığını, sanığın yaklaşık 30-40

saniye kendisine saldırdığını, debelenerek sanığa tepki gösterdiğini, "Sen ne yapıyorsun? Çık şuradan!

Bırak beni!" diyerek kapıya doğru gittiği sırada sanığın, dışarıdan gelen ayak seslerini duyarak

kendisine saldırmayı bıraktığını, olaydan sonra ameliyathane sorumlusu tanık ...’den özel nedenlerle

yarım gün izin alarak evine döndüğünü, ertesi gün hastaneye gelip hastane başhekimi olarak görev

yapan tanık ...’a olayı anlattığını, bu şekilde çalışamayacağını söyleyerek istifa dilekçesi verdiğini, aynı

gün olayla ilgili olarak adli makamlara müracaatta bulunduğunu iddia ettiği, sanığın ise yaklaşık beş

yıldır görev yaptığı hastanede mağdure ile "..." isimli bir şahsa ameliyat masasının hazırlanması

konusunda yardımcı olduğunu ve onları mesleki anlamda yetiştirmeye çalıştığını, bu süreçte

mağdureye göre daha ağır gelişme gösteren ...’e mağdureden daha fazla ilgi gösterdiğini, mağdurenin

bu hususta zaman zaman kendisine serzenişte bulunduğunu ve özellikle son bir aydır "Benimle

ilgilenmiyorsun." diyerek sürekli yakındığını, olay günü üroloji ameliyatından çıkan mağdurenin,

ameliyattaki eksiklikleri konusunda kendisiyle konuşmak istediğini, hastanenin sigara içme bölümünde

bu konuyu konuştuklarını, konuşma sırasında mağdurenin "Hep ... ile ilgileniyorsun." biçimindeki

sözlerine sinirlenerek mağdureden yukarı çıkmasını istediğini, hastanenin alet yıkama bölümüne

gittiğinde mağdurenin de "Benimle ilgilenmiyorsun." gibi sözlerle kendisine çıkışmaya devam ettiğini,

bunun üzerine mağdurenin kolundan çekip "Ben herkese yardımcı oluyorum. İş haricinde bir

düşüncem olmaz." dediğini, "Benimle neden ilgilenmiyorsun. Benimle ilgilenmeni istiyorum." gibi

sözler söylemeye devam eden mağdureden tekrar yukarı çıkmasını istediğini ve mağdurenin de bu

sözlerden sonra yanından ayrılarak gittiğini, ertesi gün hastane çalışanlarından mağdurenin istifa

edeceğini duyarak mağdureyle konuştuğunu, mağdureye sorununun ne olduğunu sorduğunu ve istifa

etmemesini söylediğini, mağdurenin ise ailevi ve kişisel nedenlerle istifa edeceğini bildirdiğini,

cumartesi günü yine hastane çalışanlarından mağdurenin kendisi hakkında şikayette bulunduğunu

öğrendiğini, mağdurenin neden böyle bir suçlamada bulunduğunu bilmediğini savunduğu ve Yerel

Mahkemece sanığın atılı suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediği gerekçesiyle

CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verildiği olayda;

Mağdurenin aşamalarda olayın gerçekleşme biçimine dair istikrarlı anlatımlarda bulunması, sanığın

eyleminden sonra yarım gün izin alarak hastaneden ayrılması, bir gün sonra önce hastaneye gidip

Başhekime olayı anlatması devamında idarenin olayla ilgili harekete geçmeyeceğini anlayarak istifa

dilekçesi vermesi ve aynı gün akşam saatlerinde adli makamlara müracaat ederek sanık hakkında

şikayette bulunması, mağdureyle sanık arasında iftira atmayı gerektirecek bir husumet bulunmaması,

savunmalarında mağdureye mesleki anlamda yardımcı olduğunu, istifa edeceğini duyunca nedenleri

konusunda mağdureyle konuştuğunu ve istifadan vazgeçirmeye çalıştığını dile getiren sanığın

03.12.2014 tarihinde Mahkemede; hangi ameliyatta neyin kullanılacağını hemşirenin bilmesi

gerektiğini, mağdurenin kaç yaşında olduğunu dahi bilmediğini ve birlikte çalıştıkları dönemde

mağdureyle yaptığı konuşmanın toplamda yarım saati geçmediğini belirtmek suretiyle çelişkiye

düşmesi, 25.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda; olay günü saat 13.41.45’te önde sanık, arkasında

mağdure olduğu halde sterilizasyon odasına girdiklerinin, içeride yaklaşık 1 dakika 3 saniye kaldıktan

sonra saat 13.42.48’de bu defa önde mağdurenin, arkasında da sanığın sterilizasyon odasından

çıktıklarının açıkça belirtilmesi, raporun devam eden kısımlarında çıkış esnasında mağdurenin yüzünde

ve hareketlerinde korku, panik, utanç, kızgınlık vb. ifadelerin bulunmadığı kanaatine varıldığı

bildirilmiş ise de; olay anını gösteren CD’nin izlenmesinde düşük çözünürlük nedeniyle mağdurenin

yüz ifadesinin net olarak anlaşılamadığının görülmesi, sanığın mağdureyle 1 dakika 3 saniye gibi kısa

bir süreliğine sterilizasyon odasına neden girip çıktıklarına dair makul bir açıklamada bulunamaması

hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın mağdureye yönelik eyleminin sabit olduğu

kabul edilmelidir.

Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar

verilmelidir.

Öte yandan sanığın sabit görülen eyleminin Yerel Mahkemece 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren

6545 sayılı Kanun'la getirilen düzenlemeler de gözetilerek sarkıntılık suçunu oluşturup

oluşturmayacağı yönünde değerlendirme yapılması mümkün görülmüştür.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; "Sanık hakkında basit cinsel saldırı

suçundan cezalandırılması için açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda suçu işlediği sabit

olmadığından beraatine karar verildiği, bu kararın Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından

temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından hükmün onandığı, süresi içinde itiraz

kanun yoluna başvuran Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı katılanın sanığa suç atfında bulunması için

bir neden olmadığı, beyanlarının istikrarlı olduğu, TCK’nın 102/1 maddesinin 2. cümlesinde yazılı

sarkıntılık suçunu işlediğinin kabulüyle mahkûmiyet hükmünün kurulması gerektiği gerekçesiyle itiraz

kanun yoluna başvurmuştur.

Mağdure, Özel... Hastanesinde birlikte çalıştığı sanığın kendisine yönelik basit cinsel saldırıda

bulunduğunu iddia ederek şikayetçi olmuştur. Olayın görgü tanığı bulunmamaktadır. Sanık tüm

aşamalarda suçlamayı reddetmiştir. Cinsel saldırının gerçekleştiği iddia edilen sterilizasyon odasına

sanık ve mağdurenin giriş ve çıkış yaptıklarına dair kamera kayıtları incelendiğinde; sözkonusu odaya

giriş ve çıkış sırasındaki görüntüler ve mağdurenin anlatımının birbiriyle çelişki içerdiği, kameranın

görüntü alanı dışında bulunan oda içinde sanık ile mağdure 1 dakika 3 saniye kalmışlardır. Mağdurenin

odadan normal yürüyüş temposu ile önden çıktığı, yüz hatları yakından görülmemekle birlikte telaş ve

endişe halinin davranışlarına yansımadığı, cinsel saldırı nedeniyle herhangi bir kimseden yardım ister

halinin de bulunmadığı görülmektedir. Yargılamayı yapan İlk Derece Mahkemesi iddia ve savunma,

tarafın delillerini yüzyüzelik ilkesi doğrultusunda değerlendirip eylemin gerçekleştiği şüphede

kaldığından beraat hükmü kurmuştur. Kural olarak mağdurenin sanığa iftira etmesi için tespit edilen

bir neden bulunmamakta ise de, sanığın mahkûm edilebilmesi için mağdurenin anlatımının diğer

delillerle çelişki taşımayan genel hayat tecrübelerine uygun olması gerekliliği karşısında; özellikle

mağdure anlatımlarının kamera görüntüleriyle uyumlu olmaması, maddi olayın gerçekleştiği

hususunda şüphe doğurduğundan yerel mahkemenin vicdani kanaati de bu doğrultuda oluştuğu için

şüpheden sanık yararlanır evrensel ilkesi doğrultusunda kurulan beraat hükmünde isabetsizlik

bulunmadığından itirazın reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun kararına iştirak

etmiyorum." düşüncesiyle,

Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Ceza Genel Kurulu Üyesi de; itirazın reddine karar verilmesi

gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 02.10.2018 tarihli ve 3400-5634 sayılı onama kararının

KALDIRILMASINA,

3- Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.03.2015 tarihli ve 399-69 sayılı hükmünün sanığın

eyleminin sabit olması nedeniyle mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi

isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ

EDİLMESİNE, 06.05.2021 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından,

01.06.2021 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.