T.C.
YARGITAY
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/2080
Karar No: 2016/4872
Karar Tarihi: 23.03.2016
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK'nın 85/1, 62/1, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dosya kapsamına göre; sanığa ait işyeri binasının iç ve dış cephesinin boyanması işini, sanıkla yaptıkları anlaşma çerçevesinde götürü usulü ile üstlenen ve piyasada boyacılık işleri yaptığı bilinen 36 yaşındaki ...'un, iş yeri binasının teras katında, korkuluklar arasından sarkarak, elindeki uzun (metal) saplı fırça ile dış cephe boyası yaptığı esnada, yaklaşık 3 metre uzunluğundaki boya fırçasını, binanın 1.80 metre yakınından geçen elektrik hattına temas ettirmesi neticesinde elektrik akımına kapılarak öldüğü olayda,
Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2006 tarihli, 2006/10-84 esas, 2006/121 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; binanın iç ve dış cephesinin boyanması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlandığı nazara alındığında, ölenle sanık arasında hizmet akdinden değil, istisna (eser) sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişki bulunmasından dolayı “iş sahibi” sıfatını taşıyan sanığa, öleni eğitme, çalışmalar sırasında onu denetleme gibi iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan iş sağlığı ve güvenliğini sağlamaya yönelik yükümlülüklerin yüklenemeyeceği, iş yeri binasına en az 2 metre uzaklıkta olması gereken enerji nakil hattının 1.80 metre mesafede bulunmasında sanığın sorumluluğunun bulunmadığı, yaşı ve tecrübesi gereği bu işleri bilen ölenin, enerji nakil hattı yakınında, gereğinden uzun metal saplı fırça kullanması ve bu fırçayı da hatta paralel kullanmaması nedeniyle kusurlu olduğu gözetilerek, sanığın kusursuz olduğunun kabulüyle üzerine atılı taksirle öldürme suçundan dolayı CMK'nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, olayın oluş şeklini ve taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini dikkate almayan yetersiz bilirkişi raporlarına itibarla yazılı şekilde sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23.03.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında da vurgulandığı üzere; sanığın, çalışmaya başlanılmadan önce, iş yeri binasına en az 2 metre uzaklıkta olması gerektiği halde 1.80 metre mesafede bulunan enerji nakil hattının gerilimini kestirmesi, bunun mümkün olmaması halinde ise bariyerler veya ikaz levhalarıyla araçların ve tesislerin elektrik hattından uzak tutulmasını sağlaması ve bu konuda öleni bilgilendirmesi gerekirken, bu hususları yerine getirmeyip, iş güvenliğini tamamen ölenin insiyatifine terk etmesinden dolayı meydana gelen kazada tali kusurlu olduğunun kabulüyle mahkumiyetine dair hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığını ve yerel mahkeme hükmünün onanması gerektiğini düşündüğümden, çoğunluğun mahkumiyet kararının bozulması yönündeki görüşüne katılmıyorum.