YARGI İÇTİHATLARI

17.11.2021 Çarşamba
YARGI İÇTİHADI
İŞE İADE İŞSİZLİK ÖDENEĞİNİN İADESİ
İşe iade kararı verilmesinden sonra boşta geçen 4 aylık ücretin işverenden tahsili nedeniyle, önceden İşkur'dan alınan işsizlik ödeneğinin kuruma iadesi gerekir

T.C.

YARGITAY

10. Hukuk Dairesi

Esas No: 2008/10567

Karar No: 2010/5542

Karar Tarihi: 15.04.2010

(4447 S. K. m. 50, 51, 52) (4857 S. K. m. 20, 21) (2004 S. K. m. 67)

Dava: Davacı, yersiz ödenen işsizlik ödeneğinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile

takibin devamına karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, taraflar Avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu

anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi E. P. A. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan

sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: Somut olayda; işveren tarafından iş akdi 14.07.2004 tarihinde feshedilen davalının, 27.07.2004

tarihinde işsizlik ödeneği ödenmesi için İş Kurumuna talepte bulunduğu, talebi kabul edilen davalıya,

15.07.2004-5.03.2005 tarihleri arasında 240 gün işsizlik ödeneğinin ödendiği, işveren aleyhine aynı

mahkemede açılan dava sonucunda, feshin geçersizliğine ve işe iadeye karar verildiği, kararın temyiz

incelemesi sonucu kesinleştiği, işverenin daveti üzerine davalının 25.05.2005 tarihinde işe başladığı,

davacı İş Kurumu tarafından ödenen işsizlik ödeneğinin tahsili için icra takibi başlatıldığı

anlaşılmaktadır.

Davada çözülmesi gereken uyuşmazlık; iş akdi feshedildikten sonra işsizlik ödeneği alan sigortalı

işsizin, işe iade kararı ile işe başlaması halinde boşta geçen süre içinde aldığı işsizlik ödeneğinin

iadesinin gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir.

4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun genel gerekçesinde İşsizlik sigortası bir iş veya işyerinde

çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına karşın tamamen kendi istek ve

kusuru dışında işini kaybeden çalışanlara bir yandan yeni bir iş bulunmasına gayret edilirken, diğer

yandan da bunların işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını kısmen de olsa karşılayarak,

kendisinin ve ailesinin zor duruma düşmesini önlemek amacıyla belli süre ve ölçüde ödemeyi

kapsayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren, Devlet tarafından kurulmuş zorunlu bir sigorta

koludur.

İşsizlik sigortasının önemli unsurlarından birisi de, işsiz kalan sigortalılara mesleklerine uygun, en son

çalıştıkları işin çalışma ve ücret koşullarına yakın bir iş bulunamadığı takdirde meslek değiştirme ve

yetiştirme eğitimlerinin verilmesidir.

Sigortalı işsizlere, işsizlik ödeneği vermek suretiyle gelir sürekliliğini sağlamak işsizlik sigortasının bir

yönünü oluşturmaktadır. Diğer bir yönü ise, sigortalı işsizleri işe yerleştirmek, ya da yeniden istihdam

şansı elde edebilmeleri için gerekli olan meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi vermektir.

Bütün bunlar göz önüne alındığında işsizlik sigortası ile, iş ve işçi bulma hizmetlerinin birbirinden

farklı düşünülmesinin imkansızlığı ortaya çıkmaktadır.

Sistemin amacı; işsizlerin gelir kayıplarını bir ölçüde de olsa gidermenin yanı sıra, iş gücünü sürekli,

etkin ve verimli çalıştırarak insan gücü israfını en aza indirmektir. açıklaması ile kanunun işsizlik

sigortasının amacını kabul şekli açıkça belirtilmiştir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 4447 sayılı Kanunun gerekçesinde belirtilen ilkelerde de

açıklandığı üzere; işsizlik sigortasının ilk ve doğrudan amacının işsizlik riski ile karşılaşan sigortalı

işsize gelir güvencesi sağlamak olduğu, böylece işçi ve ailesinin yaşam standardının yeni bir iş

buluncaya veya eski işine dönünceye kadar korunmuş olacağı, sigortalı işsizin işe iade davasının

devamı süresince fiilen işsiz kaldığı gözetildiğinde; işveren tarafından 4447 sayılı Kanununu 51.

maddesinde yazılı haller kapsamında iş akdi feshedilen sigortalı işsizin, feshin geçersizliğine karar

verilerek işe başlatılması halinde, boşta geçen dönem içinde aldığı işsizlik ödeneğinin iadesinin

mümkün olmadığının kabulü gerekir.

Öte yandan; 4857 sayılı İş Kanununun, 21/3. maddesinde ki feshin geçersizliğine ilişkin kararın

kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücreti ve

diğer haklarının ödeneceğinin belirtilmiş olması da, anılan Kanunun 20. maddesinde, işçi feshin

geçersizliği talebiyle açacağı davayı fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde açacağı,

ilk derece mahkemesi seri yargılama usulüne göre davayı iki ay içinde sonuçlandıracağı ve kararın

temyizi üzerine Yargıtayca bir ay içinde kesin karar verileceği gözetilerek, yargılamanın en çok dört

ayda tamamlanacağını öngörür. Ancak uygulamada iş yoğunluğu nedeniyle bu süre içinde davanın

karara bağlanmasının mümkün olmadığı ve İş yargılamasına ilişkin sürecin dört ayı aştığı bilinen bir

gerçektir. Kanundaki düzenleme ile feshin geçersizliğine dair karar alan işçinin, en çok dört aya kadar

doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının hüküm altına alınarak korunmuş olması, yargılamanın bu

süreleri aşması halinde kanunda getirilmiş bir yaptırım bulunmaması karşısında, yargılamanın

uzamasının ve dört ay içinde karara bağlanamamasının olumsuz sonuçlarının sigortalıya yüklenerek

ödenen işsizlik ödeneğinin iade edilmesi sonucuna varılması, 4447 sayılı Kanunun ve sosyal güvenlik

ilkeleri ile bağdaşmaz.

Öte yandan; 4447 sayılı Kanunun 50. maddesinde de; sigortalının kusurundan kaynaklandığı belirlenen

fazla ödemelerin geri alınacağından bahsedilmekte olup, işsizlik ödeneğine hak kazanacak şekilde iş

akdi feshedilen ve kendisine işsizlik ödeneği ödenen sigortalı işsizin kusurunun bulunduğundan da

bahsedilemez.

Ne var ki; 4447 Sayılı Kanunun 52/b maddesine göre işsizlik ödeneği, işsiz kalan işçiye verilir ve bu

ödeneği almakta olan kimsenin gelir getirici bir işte çalışmaması gerekir. Kanun koyucunun açıkça

öngördüğü üzere; gelir getirici işte çalışma hali; işsizlik ödeneği yönünden hak düşürücü niteliktedir.

Feshin geçersizliğine dair mahkeme kararının kesinleşmesine kadar işe başlatılsın veya başlatılmasın

işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklardan,

iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işsizlik sigortası dahil olmak üzere tüm sigorta kollarına ait

primlerin kesilmesi, primlerin işverence ödenmesi ve bu sürelerin hizmetten sayılarak işçinin prim

ödeme gün sayısına dahil edilmesi gereklidir. İşçinin boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen en çok

dört aylık süre içinde gelir elde ettiği, işsiz kalmanın sonuçlarının bu şekilde telafi edildiği

gözetildiğinde, dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin İş Kurumuna iadesi gerekir.

Aksinin kabulü çifte ödemeye neden olacağı gibi, 4447 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan amacına da

aykırılık teşkil eder.

Sigortalı tarafından açılan işe iade davası sonucunda, işe iadeye karar verilip, işe başlatılması halinde,

çalışılmış olarak kabul edilen dört aylık süreye ilişkin olarak iadesi gereken işsizlik ödeneği miktarı

belirlenirken de kuşkusuz; sigortalı işsizin kusurunun bulunmadığı gözetilerek temerrüt tarihinden

itibaren işleyecek faizden sorumlu olması gerektiği ve icra inkar tazminatına da hükmolunamayacağı

yönleri üzerinde durulmalıdır.

Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmek suretiyle, hasıl olacak sonuca göre karar

verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ödenen işsizlik ödeneğinin tümünün

iadesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm

bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek

halinde davalıya iadesine, 15.04.2010 gününde oyçokluğu karar verildi.