Belirtmek gerekir ki, Türk Yargısı tarafından, esasen müşterek çocuğun velayet hakkını elinde bulunduran anne/baba tarafından yurt dışına çıkışının velayet hakkını elinde bulundurmayan diğer tarafın muvafakatine bağlı olmadığı, nitekim annenin veya babanın (velayet hakkı hangisine bırakıldıysa) velayet hakkına istinaden bu yetkiye zaten sahip olduğu, aksi durumun kabulünün Anayasa'da düzenlenen ve temel hak niteliğinde olan seyahat özgürlüğüne aykırı olacağı, ilke olarak seyahat özgürlüğünün sınırlandırılmasının da mümkün olmayacağı, bu özgürlüğün ancak ve yalnızca çocuğun korunması amacıyla tedbiren geçici bir süreyle sınırlandırılabileceği kabul edilmektedir.
Öyle ki, bu konuda verilen birçok üst mahkeme kararında, çocuğun yurt dışına gerek seyahat gerek yerleşme maksatlı çıkarılmasının velayet hakkı kapsamında kullanıldığı ve karşı taraftan bunun için izin alınmasına gerek olmadığı, buna yönelik dava da açılamayacağı, zira açılan davanın da hukuki yarar yokluğundan reddedileceği açıkça belirtilmiştir ki;
Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2015/11374 E. 2015/12897 K. sayılı ilamında da; "Velayet hakkı kendisinde bulunan eşin velayet hakkını kullanmasının doğal sonucu olarak ortak çocuğu yurt dışına çıkarmasının boşandığı eşinin muvafakatına bağlı bulunmadığı gibi çocuğun velayeti annede olup, babanın "oluru" olmaksızın ..." denilmek suretiyle durum çok açık bir şekilde ifade edilmiştir.
Ancak buna rağmen bazı ülke konsoloslukları, boşanmış ailelerin müşterek çocuklarının ülkelerine giriş yapabilmesi için velayet hakkını kullanmayan tarafın onayının alınmasını halen zorunlu tutmaktadır ki bu konuyla ilgili en büyük sıkıntı da buradan başlamaktadır. Zira velayet hakkını kullanmayan taraf bu konuda mazeretsiz olarak ve çocuğun menfaatine aykırı olarak izin vermekten kaçınabilmekte, bu süreci kötü niyetli olarak sabote edebilmektedir. Bu durumda da iş yargıya intikal etmek durumunda kalmaktadır.
Nitekim yüksek yargı da, ancak ve ancak bu durumda yani yabancı ülke konsolosluğunun böyle bir izin talebinin bulunması halinin dava şartı sayılacağını ve bu şartın varlığı halinde (yazılı belge, mail cevabı vb.) tespit ve izin davası açılabileceğini, nitekim velayet hakkını kullanan tarafın yalnızca bu halde bu davayı açmakta hukuki yararının bulunacağını kabul etmiştir.
Zira bu yönde açılan davalarda örneğin İstanbul BAM 38. Hukuk Dairesi'nin 2019/1458 E. 2019/1824 K. sayılı ilamıyla; "...Davanın KABULÜ ile velayeti anneye ait bulunan müşterek çocuk ... 'ın yurt dışına çıkışında davalı babanın muvafakatinin ARANMAMASI ile velayet hakkı sahibi annenin TMK'nın 335 ve devamı maddeleri bağlamında bu yetkiye HAİZ OLDUĞUNUN TESPİTİNE" şeklinde,
Yine, 2019/264 E. 2019/1837 K. sayılı ilamıyla; "... müşterek çocuğun yurt dışına çıkışı ve pasaport alımı için davalı babadan izin alınmasının kaldırılması isteminin KABULÜNE, velayet kapsamında davacı annenin TMK'nın 335 ve devamı maddeleri bağlamında bu hususlarda yetkili olduğunun TESPİTİNE" şeklinde hükümler kurularak neticeten bu davaların açılmasında hukuki yararın varlığı gözetilmiş ve velayeti kendisinde olan annenin, çocuğunu yurt dışına çıkarabilmesi için babanın muvafakatine ihtiyaç bulunmadığı yönünde kabul kararları verilmiştir.
Ayrıca, bu konuda yine önemli olan bir diğer husus da, işbu davalarda ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI VE İŞİN ACİLİYETİ GEREĞİ dava dilekçesinin mahkemeye verilmesinin akabinde duruşma günü beklenmeksizin tedbir kararları da verilebildiğidir.
Sonuç olarak; müşterek çocuğun yurt dışına gerek seyahat, gerek eğitim gerekse de kalıcı olarak çıkışının sağlanabilmesi için kural olarak velayeti elinde bulundurmayan diğer tarafın rızası gerekmemekte ise de, belirtildiği üzere gidilecek ülkeden bu yönde bir yazılı talep gelmesi ve diğer tarafın mazeretsiz olarak bu izni vermekten kaçınması halinde mahkemelerden diğer tarafın izninin aranmaması ve çocuğun yurtdışına çıkışı konusunda velayet hakkı kullanan tarafın tam yetkili olduğunun tespitine yönelik karar alınabilmektedir.
Makalenin tüm hakları yazarı Av. Nilseli BARAN SERTKAYA'ya aittir ve makale, yazarı tarafından (http://www.sertkayahukuk.com) internet sitesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.